M3 Works Emitt Turizm Fuarı Sponsoru

18. EMITT – Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı
30 Ocak-2 Şubat 2014

TÜYAP – Beylikdüzü
Sponsor olduğumuz 30 Ocak -2 Şubat  2014 tarihlerinde TC. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın desteği, TUROFED-Türkiye Otelciler Federasyonu, TYD- Turizm Yatırımıları Derneği ortaklığı, THY- A.O. sponsorluğunda ve EKIN- ITE Group tarafından organize edilen EMITT fuarında, 2013 yılında 67 ülkeden 4000 katılımcı yer almış ve TUYAP Fuar alanın o yıl mevcut salonlarının neredeyse tamamı kullanılarak düzenlenmiştir.
Geçtiğimiz 72.080  tatilci olmak üzere toplam 131.000 kişinin ziyaret ettiği EMITT fuarında, Türkiye’nin belli başlı tüm Seyahat Acentaları, Tur operatörleri, otelleri, 200’ün üzerinde beldesi, 67  ülkeden yüzlerce katılımcı yer alarak 2013 sezonu için son hazırlıklarını fuar günlerinde tamamlamışlardır.
İlk iki günü turizm profesyonellerine, son iki günü ise halka da açık olan EMITT Fuarı, tüm dünyada devam eden ekonomik krize rağmen, 2012 yılında bir önceki yıla göre yüzde 10, 2013 yılında da bir önceki yılar yüzde 10’un üzerinde büyüyen bölgedeki tek fuar durumundadır. Son 5 yıldır EMITT’de süregelen bu sevindirici büyüme, fuar alanın yönetimine cesaret vermiş ve TUYAP geçtiğimiz yıllarda inşaatına başlamış olduğu 3 büyük salonu kullanıma hazır hala getirmiş ve 2014 EMITT fuarında ise 11 salonun tamamı kullanılacaktır.
EMITT’e katılan ülkelerden bazıları:
Abu Dhabi, Adigeya, Almanya, Arjantin, Azerbaycan, Bulgaristan, Brezilya, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Dubai, Dominik Cumhuriyeti, Dubrovnic, Ekvator, Endonezya,  Ermenistan, Fas, Filistin, Fransa,  Güney Afrika, Hindistan, İngiltere, Italya, Japonya, Kazakistan,Karaddağ, Kenya, Kırım, Kosova, Kore, Küba, Lübnan,  KKTC, Kuveyt, Macaristan, Makedonya, Meksika, Moldovya, Maldivler, Mısır, Rusya Federasyonu,  acentalar ve oteller, Özbekistan, Pattaya- Tayland, Peru Senegal, Seychell adaları, Singapur, Slovenya, Sudan, Tanzanya, Tataristan RF, Tanzanya, Tayland, Tunus, Ukrayna, Ürdün, Vietnam, Yunanistan,  vs.
emittfuari

Devamını Oku

Türkler Takım Çalışmasına Ne Kadar Yatkın?

Sessiz kal kimse senden hesap sormasın
Baltaş, Türk Kültüründe Yönetmek isimli kitabında Türkiye’ye özgü ve çalışma hayatını derinden etkileyen en çarpıcı iki özelliğin olgunlaşma ve güven eksikliği olduğunu söylüyor. Baltaş, bu iki özelliği kitabında şöyle açıklamış: ‘’Türkiye’de iş hayatında ‘ben sana dokunmayayım, sen de bana dokunma’ olarak formüle edilebilecek bir ‘sessiz antlaşma’ vardır. Çalışanlar nezaket zırhıyla kendilerini diğerlerinden uzak tutmakta ve ortaya çıkan sükunet, uyumlu çalışma ortamı vardır gibi algılanmaktadır. Bu tür ortamlarda ‘herkes birbiriyle iyi geçinir’. Çünkü yolunda gitmeyen işler için kimse kimseden hesap sormaz, kimse de hesap vermek mecburiyetinde kalmaz. Çalışanlar toplantılarda fikrini söylemez, ancak alınan kararlara katkıda bulunmak için çaba da göstermez. Çünkü hoşlanılmayan bir kararla ilgili arkadan konuşmak rahat ve kolaydır.Başkalarının hatalarını konuşmak kişinin yüreğini yelpazeler ve ona üstünlük duygusu verir. Türk kültürünün ekip çalışması yapma konusundaki en büyük engeli, güven eksikliğidir. ‘Güvenme dostuna, saman doldurur postuna’, ‘Babana bile güvenme’, ‘İnsanoğlu çiğ süt emmiştir’, ‘Akan suya inanma, eloğluna güvenme’ gibi birçok atasözünün yer aldığı Türk kültüründe yetişen bireylerin güven duymakta güçlük çektiğini ortaya koyan araştırmaların sonuçları, hiç de şaşırtıcı değildir. Güven Endeksi’nde Norveç’in puanı 65 iken Türkiye’nin ki 6’dır.
GEREKTİĞİNDE İYİ TAKIM OYUNCUSU OLURUZ
Takım çalışması, takım ruhu günümüzün popüler söylemlerinden. Peki ya biz, Türkler, ekip çalışmasına ne kadar yatkınız? Takım çalışmasının en önemli öğeleri ‘’uzlaşma’’, ’’hesap verebilirlik’’, ‘’güven’’ bize ne kadar tanıdık kavramlar, takım çalışmasında zayıf ve güçlü yanlarımız neler, uzmanlara sorduk.
Takım çalışmasına yatkın olmak, iş ilanlarında en önemli kriterlerden biridir. Şirketlerde sürekli ekipler oluşturulur, tam gaz ortak projeler geliştirilir. Verimli ekip çalışmasına ilişkin eğitimler, seminerler her zaman gündemdedir. O kadar ki, ekşi sözlük yazarları çalışanların ‘takım çalışması’ konusundaki hislerine tercüman olmuşlar:
‘’Bütün suçları ekibin geri kalanına yüklemeyi sağlayan çalışma biçimi’’,
‘’Aynı amaç doğrultusunda tek bir kişinin çalışıp diğerlerinin kebab yaptığı ve ardından ödülün birlikte paylaşıldığı organizasyonların yaptığı iş’’
Birden fazla insanın bir araya getirilerek bir araya getireni çekiştirdikleri etkinlik’’.
Takım çalışması iyi uygulanmadığında, ki bu işi iyi becerebilen şirket sayısı gerçekten çok azdır, yukarıdaki yorumlar sonuna kadar doğrudur. Başarılı takım oluşmasında liderlik, ortak hedefler, iş akışı ve iletişim çok önemli evet, ama Türkler’e özgü kişilik özellikleri hesaba katılmadığında yapılan takım çalışmalarından pek hayır beklememek lazım. Türkler sıkışmadıkça pek bir araya gelip ortak bir şeyler yapmayı sevmezler. Ama gerekirse çok iyi bir takım oyuncusu da olurlar. Bu işin uzmanlarına Türkler’in takım çalışmasına ne kadar yatkın olduklarını, avantajlı ve dezavantajlı taraflarını sorduk.
Uzlaşma=boyun eğmek
Bu konuda belki de en deneyimli isim ki bu işin kitabını yazan Prof. Dr. Acar Baltaş. Türk Kültüründe Yönetmek isimli kitabı da olan, birçok kuruma ekip oluşturma eğitimleri veren Baltaş, iyi bir ekip çalışması için en temel kişilik özelliğinin uzlaşma olduğunu söylüyor. Ona göre Türk kültürünün ekip çalışmasını zorlaştıran en temel özelliğe de uzlaşma kültürünün olmayışı: ‘’Çünkü Türk kültüründe uzlaşma, boyun eğmek, yenilmek ve ilkelerinden vazgeçmek anlamına gelir. Türk kültüründe uzlaşma geleneği olmadığı için, ya kavga edilir ya da çatışmadan kaçınılır. Biz buna ‘iki yüzlü saygı’ diyoruz. Türk kültürünün ekip çalışmasını zorlaştıran bir diğer özelliği hesap sorma ve verme sürecinin çatışma yaratan dolayısıyla kaçınılan bir durum olmasıdır.’’
Uzlaşmanın boyun eğmek ve zayıflık olarak algılanması, ‘’ Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ misali kimse bana bulaşmasın diye topluluk içinde sessiz kalmak, arkadan dedikodu yapmak, eleştrip çözüm sunmak, güven eksikliğinden hiçbir görüşü ifade edememek, geri bildirim vermemek, hep Türk kültürünün takım çalışmasını zorlaştıran özellikleri.
Yeter ki hiyararşi olsun
Türkiye’de takım çalışmasının önündeki önemli engellerden biri de hiyerarşik yapı. Türkler hiyerarşik yapıyı severler. Yönetmekten çok yönetilmek isterler, başlarında biri olsun, sorumluluk ona ait olsun ve herkes kendi işini bilsin isterler. Ortak sorumlulukları paylaşmaktansa sorumluluk ya alta ya üste bir yerlere havale edilmelidir. Böylece başarısız olduğumuzda suçu atacak birini bulursunuz. Hata asla paylaşılmaz, mutlaka başkası suçludur.
Bireyler tek başlarına var olmak istiyor
Türkiye’de takım çalışması son dönemde çok yaygın ki olmama şansı neredeyse artık yok. İşlerin ulaştığı büyüklük, takımlar halinde çalışmayı gerektiriyor. Ama gerçek anlamda başarılı takım kurup yöneten sayısı tartışılır. Xerox Türkiye İK Direktörü Gülnur Baykurt, bunun toplum olarak takım çalışmasını bilmiyor olmamızdan kaynaklandığını söylüyor: ’’Çoğu şirkette grup hedeflerinin olmaması ve bireysel hedeflerin konulması da bunun bir göstergesi. Türkiye’de özellikle satış odaklı çalışan şirketlerde, bireyler kendi hedefleri ile tek başlarına var olmaya çalışırlar.’’
Aynı hedefin5-6 ayrı anlatımı yapılmalı
Eğitmen ve profesyonel koç Çağlar Çabuk, takım çalışmasında Türkleri ikna etmenin önemine dikkat çekiyor: ‘’Türkleri ikna etmeniz ve o işi neden yapılması gerektiği konusunda normalden daha fazla konuşma yapmanız gerekli. Türkler için aynı hedefin en az beş altı ayrı anlatımı yapılmalı diye düşünüyorum. İçlerinden en az bir ya da iki tanesi takım üyesini etkileyecektir.
Duygulara hitap eden liderlikle mucizeler yaratabiliriz
E tabii Türk kültürünün takım çalışmasını kolaylaştıran tarafları da var. En önemlisi de toplulukçu bir kültür olması. Türkler, güçlü aile bağlarına sahip, ait olma ihtiyacı hisseden, bir sorun olduğunda yakınlarının yardımına koşan, işi sahiplenen kişiler olduğundan gerektiğinde çok iyi bir takım oyuncusu olabilirler. Prof.Dr.Baltaş ‘’Bireyciliğin zirvesini oluşturan Anglosakson kültüründen tercüme  kitap ve reçetelerle Türkiye’de ekip çalışması, yöneticilik ve liderlik vaazları vermek, Müslüman mahallesinde salyangoz satmaktır. İnsanların duygularına hitap eden ve anlam duygusu veren bir liderlik anlayışıyla Türk kültüründe mucizeler yaratmak mümkündür. Ancak ne yazık ki yöneticilerin çoğu batıdan ithal ettikleri yönetim anlayışlarıyla bu fırsatı kullanamıyorlar’’ diyor.
Fatih Terim neden başarılı oldu da DelBosque ve Aragones başarısız oldu?
Bu konuda en somut örneklerden biri futboldan verilebilir. Prof.Dr.Baltaş, şu örneklere yer vermiş;
Türk futbolu, 1992-1996 yılları arasında SeppPiontek yönetiminde tarihinin en kötü sonuçlarını almışken, yerine geçen yardımcısı Fatih Terim’in, Türk futbolundaki ilk uyanışı gerçekleştirmesi,
Buna karşılık Real Madrid’in geçmişi başarılarla dolu teknik direktörü DelBosque’nin görevine sezon ortasında Beşiktaş tarafından son verilmesi,
İspanya’nın Avrupa şampiyonu olduğu 2008 yılında başında olan LuisAragones, 2008-2009 sezonunda Fenerbahçe’ye son on yıldaki en başarısız sezonunu yaşatması ve takımın genç oyuncularından birinin ‘’ Aragones’le aramızda doku uyuşmazlığı oldu’’demesi,(ki bu durum Türkiye’ye gelen birçok yabancı teknik direktörün yaşadıklarıyla örtüşüyor) durumu özetliyor.
Takım çalışmasında verimliliği engelleyen şeyler neler?

  •     adaleti olmayan iş dağılımı
  •     yanlış ekip seçimi
  •     ulaşılması zor hedefler
  •     takım arkadaşları arasında uyumsuzluk
  •     koordinasyonsuzluk
  •     kıskançlık
  •     bilgiyi, başarıyı paylaşmama
  •     sorumluluğa ve başarısızlığa ortak olmama
  •     benbilirimcilik

‘’ Xerox Türkiye İK Direktörü Gülnur Baykurt: Türkler, kendi kendini motive edemeyen, başkalarının gazı ile hareket eden kişiler olarak bilinir. Ne yazık ki öz disiplinleri ve kendi kendilerini motive edebilme becerileri çok gelişmemiştir. Bu yüzden Türk takımlar, düzenli aralıklarla övgüye ihtiyaç duyar, sonuç alınana kadar her aşamada üstlerinden ve arkadaşlarından destekleyici ilgi beklerler. Aksi bir durum kolayca motivasyonlarını düşürebilir.’’
Ekip çal(ış)ması
JackLondon’un Ateş Yakmak adlı öyküsü, Fransa’da resimli bir kitap olarak yayımlanmış. Hemen bir tane tedarik etmeli, çok güzeldir.
Hikayenin, varsa adını unuttuğum kahramanı, köpekleriyle tek başına Klondike yollarına düşer. Tecrübesizlikten ayakları ıslanır; durmak ve ateş yakmak zorundadır; ama soğuktan donmaya başlayan parmaklarının yerinde olup olmadığını anlamak için bile eldivenlerini çıkarıp bakması gerekir. Bir kibrit çakacak bir yol arkadaşı olsa, ateş yakacak, hayatı kurtulacaktır. Ama (‘’-50 derecede tek başına yola çıkmak ölümdür’’diyen)eskileri dinlememiş, Başkalarının aklına kimseye ihtiyacı olmadığını düşünmüş, Büyük Kuzey’in kışıyla tek başına baş edebileceğini sanmıştır. Oturup haysiyetiyle ölümü beklemekten başka çaresi yoktur.( Köpeği ise, ateş yakacak bir başka sahip bulma ümidiyle onu bırakıp gider.)
‘Vahşi Kapitalizm’ yıllarında yaşayan Amerikalı yazar JackLondon (1876-1916) malum, saf, çocuksu bir sosyalisttir. Bu hikayesiyle de dayanışmanın önemini, insanların birbirine muhtaç olduğunu anlatmaya çalışır. Liberal kapitalizm bir yandan-sosyal adaletsizliğe, sömürüye sözde bilimsel gerçekler uydurup’ ‘egoist bireyciliğin nimetleri’ diye beyin yıkarken, bir yandan da, insanlar sermayenin hizmetinde daha verimli çalışsın diye ‘ekip çalışmasının önemini’ tekrarlayıp durur.
Bu ne yaman çelişkidir, diyeceksiniz. Dinci veya Laik, bütün ideolojiler böyle ‘yaman çelişkiler’ üzerine kuruludur.
Bu hafta Hürriyet İK’da Burcu (Özçelik Sözer) ‘’Türkler ekip çalışmasına ne kadar yatkın?’’ sorusuna cevap arıyor.
Gerçi ben ona söyledim, boşuna uğraşma dedim, ben sana cevabı vereyim: Hiç değillerdir! Sadece çalıp çırpmak için, talan için bir araya gelirler. Bunun adına da ‘ekip çalışması’ değil ‘çete’ denir…
Şaka ve eleştiriler bir yana, ekip çalışması, sadece verimli sonuç almanın şartı değil, bir arada yaşama kültürünün ( ve medeni bir toplum olma yolunda) önemli bir aşamadır. Herkesin ‘kendini çakal, herkesi aptal’ sandığı, ‘her koyunun kendi bacağından asıldığı’ bir topluluk (= aynı yerde yaşayan insan kalabalığı-TKD) için, bunlar uzak, ama gene de peşinden koşmaya değer hayallerdir.

Devamını Oku

Yılbaşı Partisi ile Motivasyonu Artırın

Yeni bir yılı karşılarken firmalar, çalışanlarını motive etme, yeteneklerini keşfetme ve takım çalışmasını sağlamlaştırma adına kurum içi yılbaşı organizasyonları yapıyor. Çalışanlar bir yandan eğlenirken, bir yandan da şirket orkestrası ya da korosunda yeteneğini keşfedebiliyor.
Erdem Genç | M3 Works Genel Koordinatörü

Devamını Oku

Sabah İşte İnsan 29 Aralık 2013

Akbanklılardan anlamlı proje
Akbanklı yöneticiler, Liderler Zirvesi’nde anlamlı bir etkinliğe imza attı. Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil’in liderliğinde düzenlenen etkinlikte bin 400 Akbank yöneticisi 93 adet bisikleti Darüşşafaka Lisesi öğrencilerine hediye etti. Eğitime yapılan katkının büyük önem taşıdığını dile getiren Binbaşgil şunları söyledi: “Darüşşafaka Lisesi eğitim alanında ülkemizin önde gelen, köklü okullarından biri. 150 yıldır topladığı bağışlarla gençlerimizi en iyi şekilde yetiştiren lisenin başarılarını büyük bir takdirle izliyoruz. Biz de Akbank olarak yaptığımız bisikletleri Darüşşafakalı çocuklara hediye ederek onların gelişimine küçük de olsa bir katkı sağlamak istedik.”
Çalışma M3 Works Bisiklet Fabrikası işbirliğiyle yapılmıştır.
bisiklet

Devamını Oku

Takım Çalışması Verimi Artırıyor

takim
İş hayatında başarılı bir şekilde yürütülen takım çalışması, üretimi ve çalışanların verimini artırıyor. Bu tür şirketlerde liderler, daha donanımlı olarak yetişiyor.
Takım İçinde Öne Çıkaran Öneriler
Analiz yapın
Yaratıcı düşüncelerinizi ekiple paylaşın
Takım çalışanlarına yol gösterin
Hem kendinizi hem de grubu motive edin
İnisiyatif sahibi, açık, ilham verici ve dinamik olun
Başarının İlk Şartı: Takım Çalışması

Başarılı yürütülen takım çalışması, üretimi ve iş tatminini yükseltiyor. Takım içinde etkin rol üstlenen çalışan için liderlik yolu açılıyor. Uzmanlar, takımların hedeflerine ulaşabilmeleri için ekip içinde güven, destek ve motivasyonun şart olduğu konusunda hemfikir. Şirketler ise daha işe alım sürecinde adayın takım ruhuna uygun olup olmadığını sorguluyor.
Takımın başarısı için her takım üyesinin paylaşımcı, açık iletişime önem veren, geri bildirim alabilen ve verebilen, kendi çıkarlarından ziyade takımın çıkarlarını düşünen, bireysel değil ortak başarıya önem veren, diğer bireylere ilham vermeye ve kendisi de almaya açık, yapıcı kişiler olması gerekiyor. Bu özelliklere sahip bir takım üyesi, diğer çalışanların önüne geçip liderliği üstleniyor. Indus Danışmanlık Kurucu Danışmanı Genel Müdürü Efsun Yüksel Tunç, 230 şirket arasında yapılan araştırma kapsamında takım çalışması uygulayan şirketlerde üretimin yüzde 77 civarında, mesleki tatminin ise yüzde 65 oranında arttığını vurguluyor.
Takım Lideri Dinamik Olmalı
Uzmanlar, ekip çalışması için vizyon oluşturmanın değişime izin vermenin ve yetenekleri özgür bırakmanın önemi üzerinde duruyor. Yapılan birçok araştırma, takım çalışmasında insanları motivasyon açısından kazanç dışında birçok faktörün etkilediğini gösteriyor. Takım arkadaşları arasında liderliğe yükselebilmek için; öncelikle takımın için yapılması gerekenleri kişinin üstlenmesi gerektiğini söyleyen uzmanlar, lider takım için örnek olmalı yorumunu yapıyor. Liderliği üstlenecek olan kişi her şeyden önce takım çalışmasını benimsemiş, dinamik, paylaşımcı ve motive edebilen bir kişiliğe sahip olmalı. “Takım oyuncusu olmak ve liderlik farklı kavramlar. Ancak benzer nitelikleri gerektirir. Takım oyuncusu olmak için, bireysel başarıyı olduğu kadar ekip başarısını da düşünmek gerekir” diyen Teleperformance Türkiye İK Genel Müdür Yardımcısı Nadire Tunçay, liderliğin ise, ekip üyelerine herkesten fazla destek olmak, katkı
sağlamak ve motive etmek gibi özellikleri gerektirdiği üzerinde duruyor.
Takım Ruhu Tüm Şirkete Yayılmalı
“Aynı katta oturmak ya da aynı logolu kartviziti taşımak takımdaşlığı otomatik olarak getirmez. İK istediği kadar programlar ve sistemler üretsin, takımdaşlığın ortak bir felsefe gerektirdiğini düşünüyorum” diyen Index Grup İK Direktörü Timur Tiryaki bu felsefenin de en üst seviyedeki kişiden (CEO) başlayan ve aşağı doğru yayılan bir süreç olduğunu iddia ediyor. Tiryaki, vizyon, grubun yönü, ortak amaç, temel değerler en yukarıda telaffuz edildikçe ve ara kademelerde takılmadan tabana kadar indikçe gerçek takımdaşlığın oluştuğunu anlatıyor. Anadolu Bilişim Hizmetleri İK Müdürü Aslı Altuntaş ise şu yorumu yapıyor; “Takım içinde daha fazla sorumluluk üstlenmek ikili ilişkilerde açık ve tutarlı bir yaklaşım sergilemek takım içinde belli bir saygının ve tarafsızlığın korunmasını sağlıyor ve hem takımı hem de çalışanı ileri taşıyor.”

Devamını Oku

M3 Works, M.I.C.E Dergisinde

M3 Works İşe Hoş Geldin Bandosu ile Lansman
Hem HSBC Advantege Kartın Yenilenmesini kutlamak, hem de iç lansman yapmak üzere Esentepedeki genel müdürlük ve Maslak’taki Çağrı Merkezi Önünde konuşlanan M3 Works İşe Hoş Geldin Bandosu mesai saatine kadar şirket çalışanlarını karşıladılar. Avantege kredi kartının reklam müziğini “Avantajın varsa avantajın var” çalalan gruplar Advantage turuncu halıdan geçen çalışanlar keyifle izledi. Ardından bankaya giriş yapan çalışanlar buradada kredi kartının logosu şeklinde kurabiyeler, çay, kahve ve lansman bülteni ile karşılandılar. Zaman zaman kendini müziğin ritmine bırakıp eğlenerek güne başlayan çalışan çalışanların neşeye görülmeye değerdi. Siz de şirketiniz çaloşanlarına sıradışı motivasyon çalışmaları yaptırmak isterseniz M3 Works’ü arayabilirsiniz.
micedergi-01072012

Devamını Oku