Takım ruhu, takımı oluşturan tüm bireylerin takımın amacı yönünde bütünleşmeleri ve birlikte hareket etmeleri sonucunda takımda ben imajı yerine biz imajının oluşması olarak yorumlanabilir.
Takım ruhu her şeyden önce bir his’tir. Bu his takıma ait olmayı ve takımı benimsemeyi gerektirir. Dolayısıyla takım ruhu anlayışına ulaşmış bireyler; sevgi, saygı, anlayış, yardımlaşma ve aitlik gibi duygularla takım ruhunu güçlendirmelidir. Kişilerin başarısı takım ruhunda kendini bulmalı, her başarılı olan kişi takımda bulunan diğer kişiler tarafından takdir edilmeli ve onun başarısıyla gurur duyulmalıdır. Takımda bulunan herkes birbirini tamamlamalı ve bir bütünlük oluşturmalıdır.
Üyelerin birbirini tamamladığı ve bir bütünlük oluşturduğu takımda sağlıklı bir etkileşim ve iletişim her zaman mevcut olacağından alt gruplaşmalar da oluşmayacak ve sağlıklı bir etkileşim ve iletişim, takım birlikteliğini de beraberinde getirecektir.
Böyle bir takımda; yöneticiler, profesyoneller, liderler ve takımı oluşturan diğer kişiler birlikte çalışmalıdır. Birlikte çalışma ve bütünlüğün oluşması başarıya yol açacağından, başarının altında yatan sır takım çalışması ruhunun oluşmasına bağlanabilir.
Takım çalışmasında her şey liderden beklenmemeli, takımda yer alan herkes kendi üzerine düşen ve kendisine verilen sorumluluğu veya görevi itina ile yerine getirmelidir. Birtakım kaçamaklar yapmamalı ve başkalarının üzerinden kazanmayı düşünmemelidir. Profesyonelliğinin yanı sıra vicdanının da sesini dinlemeli, böylece sorumluluk duygusu ile ruhsal dengesini birleştirmelidir.
Takım ruhunun oluşması, takım atmosferinin oluşması ile mümkün olacağından böyle bir atmosfer de bütün üyelerin işbirliği yapması ve uyumlu çalışmaları sonucu oluşacaktır. Böyle bir atmosferi yakalamış üyeler, takımı oluşturan diğer üyelerle uğraşmamalı, takımda oluşan küçük sorunlara veya olaylara takılmamalıdır. Üyeler, amaç doğrultusunda belirlenen hedefe doğru ilerlemeli, detaylara takılmadan bütüne bakmalıdır. Takım ruhu anlayışına bir şablon gibi oturan “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindir” sözü unutulmamalıdır.
Bireylerin varlığı takımın varlığı ile doğru orantılı olduğundan birey olmadan takım olamayacağı gibi takım olmadan da bireylerin olamayacağı şeklindeki görüş toplum kavramı ile açımlanabilir. Yani bireysiz toplum, toplumsuz birey olamaz. Çünkü insan sosyal bir varlıktır ve kendisi dışında birilerine mutlaka ihtiyaç duyar. Bu nedenle takım çalışmasının da aslında böyle bir ihtiyaçtan doğduğu söylenebilir. Bu ihtiyacın karşılanması için birincil koşul bir arada bulunmayı, bir arada bulunmanın da yetmemesi nedeniyle bir amacın olması gerektiği bilinmelidir. Kısacası isteklerin ihtiyaçlardan doğduğu ve bunun da sosyalleşmeyi zorunlu kıldığı söylenebilir.
Takımda; ortak amacın yanı sıra uygun koşullar sağlanmalı, bütüncül yaklaşım, organizasyon, uyum ve oryantasyon olmalıdır. Özellikle adaletin sağlanması ve adil davranma bu özellikleri desteklemelidir. Bu nedenle eşit yaklaşım takım liderlerinin özelliği olmalıdır. Yani takım lideri çemberin ya da dairenin orta noktasını oluşturduğu ve takımda bulunan diğer kişiler ona eşit uzaklıkta yer aldığı bir kişi olmalıdır.
Takımı oluşturan birtakım değerlerin yanı sıra takımın misyonunun ve vizyonunun açık ve net bir şekilde belli olması, amaca uygun, bilgili ve tecrübeli bireylerin takımı oluşturması takım kültürünü meydana getirecektir. Dolayısıyla kültürlü üyeler takım ruhunu zenginleştirecek ve zenginleşen takım ruhu psikolojik bir atmosfer oluşturarak pozitif düşüncelerin ortaya çıkmasına yol açacaktır.
Böylece profesyonellik kavramı ile bütünleştirilip gönüllülük esasıyla motive edilmesi sonucu bedensel, duygusal, zihinsel, ruhsal ve sosyal yönlerden gelişen takım ruhunun, olgunlaşıp ürünlerini vermeye başlayacağı söylenebilir.
Takımı oluşturan bireyler birbirlerini çok iyi tanımalı ve birbirlerini her yönüyle olduğu gibi kabullenmelidir. Dolayısıyla takımın amacına yönelik yapıcı eleştiriler bu iyi tanımanın sonucunda oluşacaktır. Bu nedenle olumsuz eleştirilerin yerini yani kişiliğe saldırının yerini iyi ilişkiler kurma ve gelişmeye yönelik olumlu eleştiriler almalıdır. Olumlu eleştiriler karşısında kendi hatasının farkında olan birey cesaretlenmeli ve hatasını daha çabuk minimize etme fırsatı yakalamalıdır. Çünkü o eleştiri ile kendisine hataların telafisi ve eksiklikleri için bir fırsat verilmiş olunacağından bunun farkında olmalı ve hemen hatalarını düzeltmeli, eksikliklerini telafi etmelidir. Olumlu eleştirilerle bireylerin takıma karşı olan güven duygusu tazelenmeli, açık ve net olunmalı, üyelerin arkasından konuşulmamalı, kırıcı olunmamalıdır. Bunlar sağlandığında bireylerin sorumluluk duygusu artacak ve başarı basamaklarını gün geçtikçe yükseltecektir. Yoksa takım ruhunun yerini alt gruplaşmalar alabilir ve bütünlük bozulabilir.
Takım içerisinde sorumluluk ve görev bilinci ile tüm uğraşıların aslında yapılan işle sonuca ulaştığını söylemek mümkündür. Burada asıl amaç ürünü alan yani hizmet götürülen kişiler olduğundan bir noktada iş, iş olduğu için yapılmalı ve takımda görev alan kişiler de bunun bir karşılığı olduğu için işini yapmalıdır. Böyle bir davranışın profesyonelliğin bir gereği olduğu vurgulanabilir.
Takım içerisinde diğer takım üyeleriyle uğraşan kişi hiçbir yere varamayacağı gibi kendi fenomenlerinden de kurtulamayabilir. Çünkü profesyonelliğini ve işini bırakıp başkaları ile uğraşmaya başlamıştır. Bu da başarısızlığına temel oluşturabilir.
Takım ruhu bireysel verilen kararlara karşı olası riskleri de en aza indirecektir. Çünkü sonuçta ortaya çıkacak olası riskler ta baştan paylaşılmış olacak ve yük takıma paylaştırıldığından hafifleyecektir. Bu nedenle başarı için cesaret ve risk alma artacak ve bu ruhla harekete geçen takım yüksek yüzdelerle başarıyı yakalayacaktır.
Takım ruhunun korunması ve geliştirilmesi daima tazelenmeye baktığından, tazelenme ise sürekli istikrarlı bir şekilde çalışma ve monotonluktan kurtulma ile mümkün olabilir. Yani değişiklikler de daima takip edilmeli ve takım için gerekli olan değişikliklere ve değişimlere daima açık olunmalıdır. Zaman zaman değişik taktikler ve yöntemler uygulanarak takımın performansı artırılmalı, amaçtan uzaklaşılmaması kaydıyla zihinsel, fiziksel, sosyal ve ruhsal aktivitelere başvurulmalıdır. Planlı ve programlı çalışma ve disiplini koruma, körü körüne yıldırıcı çalışmalardan tartışmasız iyidir. Böyle bir çalışma düzeni aynı zamanda dolu dolu yaşamayı beraberinde getirecektir.
Takım ruhunun ilk hedefi amaca ulaşmak olduğuna göre ikinci hedefi de takımı oluşturan bireylerin yaşam doyumunu zenginleştirmek olmalıdır. Yani takımda tükenmişlik yaşayan birey, amacı unutup kendi derdine düşebileceğinden, bütünlüğü de bozabilir. Dolayısıyla kendi kendine hayrı olamayan bir kişinin başkalarına da hiç hayrı olamayabilir. Bu nedenle ilk hedefe ulaşmanın yolunun ikinci hedefin zinde tutulmasından geçtiğini söylemek mümkündür.
Bir meyve olan nar bir takıma ve bu takımı oluşturan takım ruhuna örnek verilebilir. Dışardan bakıldığında nar bir bütündür. Bir sistem oluşturmuştur. Ama içerisinde kendine özgü bölümler bu sistemi çok sistemli bir şekilde tamamlar. Nar içerisinde, tek tek yerini alan nar taneleri ahenk içinde bütünlüğü korur ve takımda yerini alır.
Tüm bu bileşkeleri toplamış, konuları çözümlemiş bir takım, takım ruhunu gerçekleştirmiş olacaktır.
Sosyal Hizmet Uzmanı Said DEMİREL